Tarihi Oy: Filistin’in Bölünmesi
1947’de Filistin topraklarında yaklaşık 1,35 milyon Filistinli ve 630 bin Yahudi yaşıyordu. Yahudiler kendi devletlerini kurmayı talep ederken, Filistinliler toprakların kendilerine ait olduğunu belirterek bu talebi reddediyordu.
BM Genel Kurulu, iki ay süren yoğun müzakerelerin ardından 181 sayılı karar ile bölünme planını kabul etti.
Bu plana göre:
Ülkenin %56’sı Yahudi devletine,
%42’si Filistin devletine,
%2’lik bölümü ise Kudüs ve Beytüllahim’i kapsayacak şekilde “uluslararası özel bölge” olarak BM yönetimine bırakıldı.
Oylamada 33 ülke lehte, 13 ülke aleyhte, 10 ülke çekimser oy kullandı. Türkiye bu plana karşı oy veren ülkeler arasında yer aldı.

Plan Uygulanmadı, İsrail Sınırlarını Genişletti
Plan teoride kalırken, Yahudi örgütleri 1948’de Filistin topraklarının büyük kısmını kontrol altına aldı. İsrail, tarihi Filistin’in yaklaşık %75’ine hakim oldu.
1948 ve 1967 süreçlerinde yaşanan savaş ve işgallerle:
Batı Şeria Ürdün’e,
Gazze Mısır’a bağlı kaldı,
1967’de İsrail; Batı Şeria, Gazze, Doğu Kudüs, Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri’ni işgal etti.
Bugün hâlâ Batı Şeria’nın büyük bölümü işgal altında, Gazze abluka altında, Doğu Kudüs ve Golan Tepeleri ise İsrail tarafından hukuksuz şekilde kontrol ediliyor. BM’nin 1967’de aldığı 242 sayılı kararda İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesi istense de 58 yıldır uygulanmıyor.
Dayanışma Günü Nasıl Başladı?
BM, 2 Aralık 1977 ve 12 Aralık 1979’daki kararlarıyla 29 Kasım’ı “Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü” ilan etti.

Bu günün amacı:
Filistin sorununun hâlâ çözülmemiş olduğuna dikkat çekmek,
Filistinlilerin BM kararıyla tanınan kendi kaderini tayin etme, bağımsız olma, mültecilerin geri dönüş hakkı gibi haklarının hatırlatılmasını sağlamak.
Her yıl bu kapsamda çeşitli ülkelerde konferanslar, film gösterimleri, yürüyüşler ve dayanışma açıklamaları düzenleniyor.
78 Yıl Sonra: Filistin Hâlâ Özgür Değil
Tüm uluslararası çağrılara rağmen İsrail, tarihi Filistin topraklarının %85’ini işgal etmiş durumda. Filistin ise sadece %15’lik alanda ayakta kalmaya çalışıyor ve hâlâ tam egemen bir devlet olarak kabul edilmiyor.








