Sakarya müze Müdürlüğü tarafından başlatılan kurtarma kazılarında sikke, mozaik ve çeşitli envanterlik eserler ele geçirildi. Uzmanlar, mozaik parçalarının korunmaya alındığını ve detaylı analizlerin sürdüğünü belirtti.

Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi SAKUM Müdürü Dr. M. Alper Cantimer, yapı hakkında kesin bir tanımlama yapılmadığını, ancak kalıntıların bölgede Bizans’a ait kale ve köprülerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:
"Bu buluntu, Sakarya ve çevresindeki Bizans yapılarının bir bütün olarak ele alınması halinde tarihsel açıdan yeni sonuçlar ortaya çıkarabilir. Eğer Justinianus döneminde planlanan nehir limanı projesi hayata geçirilmiş olsaydı, bu alan kritik bir kontrol noktası olabilirdi."
Cantimer, kalıntının şimdiye dek göz ardı edilmiş tarihsel bağlantıları gün yüzüne çıkarabileceğini, hatta Ayasofya’dan daha eski bir yapı olma ihtimalinin bile bulunduğunu vurguladı.
Sapanca Gölü’nün Sakarya Nehri ile ilişkisinin yeniden ele alınmasının, tarihsel taşımacılık yollarının ve Bizans’ın stratejik planlarının anlaşılmasına katkı sağlayacağı belirtiliyor.
Uzmanlar, çalışmaların göl içi koşulları ve tatlı su havzası nedeniyle uzun sürebileceğini, ancak 2-3 yıllık sürecin yeni bulgulara kapı aralayabileceğini ifade ediyor.
Keşfin, Sakarya’nın tarihinin yeniden yorumlanmasında kilit bir rol oynayabileceği ve bölgenin arkeolojik değerini artırabileceği belirtiliyor.






