Türkiye, Alp–Himalaya deprem kuşağında
Coğrafi konumu itibarıyla dünyanın en aktif sismik kuşaklarından biri olan Alp–Himalaya deprem kuşağında yer alan Türkiye, Anadolu, Arap ve Avrasya levhalarının kesişim noktasında bulunuyor. Bu durum, ülkenin büyük kısmını üç ana fay hattının etkisine açık hale getiriyor:
Kuzey Anadolu fay hattı (KAF): Bingöl’ün Karlıova ilçesinden başlayarak Marmara Denizi’nin altından Saros Körfezi’ne kadar uzanıyor. marmara bölgesi için en büyük deprem tehdidini oluşturuyor.
Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF): Hatay’dan başlayarak kuzeydoğuya uzanıyor. 2023’teki büyük depremler bu hattın aktifliğini bir kez daha gösterdi.
Batı Anadolu Fay Hattı (BAF) / ege Graben Sistemi: İzmir, Aydın, Denizli gibi illeri kapsıyor. Bu bölge de yoğun sismik aktivite altında.
Birinci derece riskli iller belli oldu
MTA’nın diri fay haritası ve AFAD’ın deprem tehlike bölgeleri verilerine göre, 5.5 ve üzeri büyüklükte depremler üretme potansiyeline sahip diri fayların yakınında bulunan birinci derece riskli iller, Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış durumda.
Marmara Bölgesi:
İstanbul
Kocaeli
Sakarya
Düzce
Bolu
Yalova
Bursa
Bilecik
Ege Bölgesi:
İzmir
Manisa
Muğla
Aydın
Denizli
Isparta
Uşak
Balıkesir
İç ve Doğu Anadolu:
Hatay
Karabük
Amasya
Bartın
Çankırı
Tokat
Çanakkale
Erzincan
Tunceli
Bingöl
Muş
Hakkari
Kırıkkale
Osmaniye
️ Marmara için özel uyarı
Türkiye’nin ekonomik ve nüfus yükünü taşıyan Marmara Bölgesi, KAF’ın Marmara Denizi’nden geçen kolu nedeniyle en kritik bölgelerin başında geliyor. Uzmanlar, bu segmentte uzun süredir büyük bir deprem yaşanmadığını, bu nedenle ciddi enerji birikiminin söz konusu olduğunu belirtiyor.
İstanbul: Eski yapı stoku ve yüksek nüfus nedeniyle olası bir büyük depremde en fazla can ve mal kaybı riski taşıyor.
Kocaeli, Sakarya, Düzce: 1999 depremlerinde büyük yıkım yaşamış bu iller, fay hattına yakınlıkları nedeniyle sürekli yüksek alarm seviyesinde.
Hazırlıklı olmak hayati önem taşıyor
Uzmanlar, vatandaşların yaşadıkları bölgenin deprem riskini bilmesinin ve yapıların yönetmeliklere uygun olmasının, olası bir afette hayat kurtarıcı olacağına dikkat çekiyor. Deprem çantalarının hazırlanması, tahliye planlarının belirlenmesi ve kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlandırılması, büyük depremlere karşı en önemli önlemler arasında gösteriliyor.
Türkiye'nin dört bir yanında görülen yüksek sismik aktivite, “deprem gerçeğiyle yaşama zorunluluğunu” bir kez daha hatırlatıyor.